Hamburg’da Cuma günü iki çocuğuyla birlikte kundaklanan evde duman zehirlenmesinden ölen Pakistanlı sığınmacı kadın Nazia (33) ile çocukları Daniel (6) ve Rahman (7) yapılan bir matem yürüyüşüyle anıldı. Yürüyüş kortejinin en önünde siyah renkli olarak ‘sığınmacı hoş geldin’ içerikli pankart sığınmacılar ve göçmenler aleyhine yürütülen politikalara karşı bir açık mesaj olarak değerlendirild.
Hamburg polisinin zanlı olarak 13 yaşındaki genç bir itfaiye erini „suçunu itiraf etti“ diye açıklaması, yürüyüs komitesi adına yapılan konuşmalarda inandırıcı bulunmadı.
POLİS VE İÇİŞLERİ BAKANLIğI AÇIKLAMASINA ŞÜPHELİ BAKIŞ
1996 yılında Lübeck şehrinde 3’ü yetişkin, 7‘si çocuk 10 kişinin ölüm olayı buna örnek verilerek „Lübeck olayında ırkçı saldırganlar aleyhine soruşturma açılmamıştı. Aynı binada kalan bir kişi suçlu ilan edilmişti. Uzun süren soruşturmalar sonucu zanlı olarak göz altına alınan kişi suçsuz olduğu için serbest bırakılmıştı. Neonazi katiller hakkında ise işlem yapılmamıştı“ ifadesiyle, polis açıklamasına güvenilmediği vurgulandı.
ALMAN POLİSİNİN SAĞ GÖZÜ KÖR
Alternatif Kültür Merkezi Rote Flora temsilcisi ise, „Resmi çevreler 1990 yılından günümüze kadar 60 kişinin ırkçı saldırılar sonucu öldürülüldüğü açıklarken, Amadeu Antonio Vakfı bu sayının 184 olduğunu belirtmiştir . Alman polisinin sağ gözünün kör olduğunu, hatta görme özürlü olduğunu NSU cinayetlerinden biliyoruz. Tüm bunlardan dolayı Hamburg polisinin acele bir şekilde yaptığı açıklaması şüphelidir. Hamburg SPD (sosyal demokrat parti) senatosunu izlemiş oldugu ırkçı sığınmacı politikasıyla Daniel, Rahman ve Nazia’nın ölümünde suç ortağıdır, açıklaması kitle tarafından dikkatle dinlendi.
SOL PARTİ VE YEŞİLLER MİLLETVEKİLERİ DESTEK VERDİ
Yaklaşık bin kişinin katılım sağladığı yürüyüş iznini Sol Parti eyalet milletvekili ve grup sözcüsü Christiane Schneider üstlenirken, organizeyi Alman otonom gruplari ile ırkçılıkla mücedele insiyatifi yaptı.
Aralarında Demokratik Güç Birliği, Mig Zentrum, Hamburg El Ele Engeliler Derneği ve TGH (Hamburg Türk Toplumu) üyelerinin de yer aldığı sessiz yürüyüşe eyalet hükümeti yetkililerinden ve SPD’den (göçmen kökenli politikacılar da dahil) kimsenin katılmaması yürüyüşe katılanlarca „adeta suç ortağı olduklarını biliyorlar“ yorumuna yol açtı. Çoğu kez olduğu gibi gösteriye Cami çevrelerinin duyarsız kalmalari ise, eleştirinin bir başka boyutuydu.
Bir gün önce facebook üzerinden duyurusu yapılmasına rağmen, Alman basınının yoğun ilgi gösterdiği gösteriye, Sol parti eyalet milletvekillerinden,Norbert Hakbusch, Cansu Özdemir, Mehmet Yıldız ve Christiane Schneider ile Robert Jarowoy (Belediye Meclis üyesi) Yeşiller partisi milletvekili Filiz Demirel, Belediye meclis üyeleri Bayram İnan ile Yusuf Uzundağ da katılarak destek sundular.
DEMOKRATİK GÜÇ BIRLİĞİ TEMSİLCİSİ ERDEM: POLİSE İNANMIYORUZ
Demokratik Güç Birliği adına bir konuşma yapan Hamburglu tanınmış ceza hukuku avukatı Mahmut Erdem ise konusmasında polis açıklamasının güven verici olmadığına değinerek; Alman polisinin 13 yaşındaki daha önce psikiyatride yattığını açıkladığı ve henüz ergenlik çağına dahi gelmemiş bir genci olaydan sorumlu olarak gözaltına almasına şüphe ile bakıyoruz. NSU cinayet örgütü hakkında da senelerce hedef şaşırtılması bizi böyle düşünmeye zorluyor“ dedi.