Edebiyat ve Sanat Dostları Grubu bildiri yayınlayarak, Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve öğretim üyelerine destek verdi.
Nevin Sevük
Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne Melih Bulu‘yu rektör atamasıyla başlayan ‘kayyım rektör’ protestoları devam ederken, öğrenci ve öğretim üyelerine bir destek de Edebiyat ve Sanat Dostları Grubu’ndan geldi.
Edebiyat ve Sanat Dostları Grubu tarafından yayınlanan bildiride, AKP’nin birçok alanda olduğu gibi eğitim alanını da ‘dindar ve kindar nesil’ yetiştirme hedefine uygun olarak şekillendirmek istediğine dikkat çekilerek, “Dini eğitimi yaygınlaştırmak, eğitimi bilimsellik ve çağdaşlıktan uzaklaştırmak için karşısına çıkan bireyleri, kurumları bertaraf etmek için bütün imkânlarını seferber etmekten imtina etmedi” denildi.
“MÜCADELEYE DESTEK VERMEYE ÇAĞIRIYORUZ”
“Totaliter iktidarını yoksulluk ve cehalete dayandıran, ülkeyi ayrıştırıp kamplaştıran, her sıkıştığında yeni bir düşman yaratarak topluma korku salıp muhaliflerini sindiren, kargaşa ortamlarıyla sürekliliğini besleyen AKP-MHP hükümetinin hedefindeki son kurumlar ülke üniversiteleri olmuştur” denilen bildirgede, şunlar ifade edildi:
Bilindiği üzere; bugün Türkiye’de yüzlerce üniversitede akademik ve üniversite özerkliğini düzenleyen Anayasa’nın 130. maddesine aykırı olarak rejim tarafından AKP siyasetçisi insanlar ‘rektör’ olarak atanmaktadır. Belirtmek isteriz ki; AKP-MHP hükümetinin hukuku hiçe sayarak keyfi rektör atamaları meşru değildir. Buradaki nihai amaç; yükseköğretim kurumları üzerinde siyasi tahakküm kurarak döngüyü kırmak, üniversiteleri bilim yuvaları olmaktan çıkarıp mürit yetiştiren tekkelere çevirmektir. Bu bağlamda biz Edebiyat ve Sanat Dostları Grubu olarak; Boğaziçi Üniversitesi’nde eğitim yuvalarını koruma mücadelesi veren, anti-demokratik uygulamaya karşı direnip boyun eğmeyen öğrencileri ve akademisyenleri, günlerdir aralıksız devam eden bu haklı mücadelesini destekliyoruz ve her zaman yanlarında olduğumuzu bildiriyoruz. Görünen odur ki; AKP-MHP hükümeti ve polisinin sert tepkisi, nefret dili, linç söylemi, din üzerinden provokasyonlarla kargaşa ortamı yaratma çabası, tehditler ve gözaltılarla sindirme politikası gençliği bu meşru direncinden vazgeçirmiş değildir. Tam tersine mücadeleyi taa buralara kadar büyütmüştür. Unutmayın ki; bir gerçek bin yalandan üstündür. Haksızlık isyan doğurur. Olaylara aydın, bilimsel, bağımsız, hür bir vicdan ve akılla bakan toplumdan her bireyi bu mücadeleye destek vermeye çağırıyoruz. Kumpaslar kurup kargaşa ortamı yaratarak ömrünü uzatma arayışı içinde kendine bir çıkış yolu arayan AKP-MHP hükumeti bir an önce içinde bulunduğu bu aymazlıktan, bağnazlıktan geri dönmeliler. Tüm ayrımları ortadan kaldıracak, toplumun her kesiminden insanın eşit olacağı, eşit temsil edileceği, ‘farklılığımız zenginliğimizdir’ diyerek çoğunlukçu değil, çoğulcu demokrasi özlemiyle…”