Büyükelçi Karslıoğlu: ‘NSU Davasının Ertelenmesi Beni Şaşırtmadı’’

Türkiye’nin Almanya Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, Almanya’da 8’i Türkiye kökenli 10 kişinin ırkçı terör örgütü NSU tarafından öldürülmesiyle ilgili görülen davanın ilk duruşmasında baş sanık Zschäpe’nin reddi hakim talebinde bulunması nedeniyle davanın 14 Mayıs’a ertelenmesinin kendisini şaşırtmadığını söyledi.

Süheyla Kaplan-Münih

Münih Başkonsolosu Hidayet Eriş tarafından konsolosluk rezidansında NSU terör hücresi tarafından öldürülen mağdur aileleri ve gazetecilere yönelik verilen resepsiyonda konuşan Karslıoğlu, Ceza Hukukunda bu tür şeylerin olabileceğini ve davanın ertelenmesininden dolayı çok şaşırmadığını ifade etti.

Karslıoğlu, yaptığı açıklamada ‘’Türkiye’den TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyeleri davayı izleyebilmek için saatlerce kuyrukta sıra beklediler. Oysa Türkiye’de Alman parlamenterler geldiği zaman bu tür şeyler yaşanmaz. Davanın kamuoyuna açık olması gerektiğini söylüyorlar ancak pratikte böyle bir durum yok. Davanın ertelenmesi beni şaşırtmadı. Sanık avukatları bence kendi yandaşlarına bir mesaj vermek istedi’ dedi.

Davaya avukatları ile gelen NSU cinayetler serisine ilk kurban giden Ispartalı Enver Şimşek’in eşi Adil Şimşek, davanın 14 Mayıs’a ertelenmesine sinirlendiğini söyledi.

MAĞDUR YAKINI : ‘BENİM DE İÇİMDEN BEATE’Yİ  ÖLDÜRMEK GEÇTİ’

Duruşma sonrasında basının sorularını yanıtlayan Adile Şimşek, ‘Mahkemede başsanık Beate Zschaepe’yi sakız çiğneyince çok moralim bozuldu. Bir an içimden benim de onu öldürmek geçti. Eşim ölünce beni suçladılar. Uyuşturucu kullanıyor, kötü alışkanları var dediler. Ne Türk, ne de Almanlar bana inandı. En yakınımdakiler cinayetten sonra benden uzaklaştılar. NSU cinayetlerinin neden yapıldığı ortaya çıkınca benim yanıma gelmeye başladılar. Kötü ve zor günlerimde yanımda olmadıktan sonra….’şeklinde açıklamada bulundu. Şimlek ayrıca, Alman devletinden özür beklediğini ve olayın aydınlanması için sonuna kadar mücadele verilmesi gerektiğini söyledi.

İSMAİL YOZGAT : ‘OĞLUMU ÖLDÜREN BEATE ZSCHAEPE DEĞİL Kİ’

NSU tarafından öldürülen Halit Yozgat’ın babası İsmail Yozgat, oğlunu öldüren kişininin sadece Beate Zschaepe olmadığını söyledi. Gözyaşı içerisinde demeç veren Yozgat, ‘’Oğlum 2006 yılında Kassel’de bir internet cafede saat 17:00’da öldürüldü. Ben NSU davasoında baş zanlı Beate Zschaepe’nin ceza almasını istemiyorum ki. O suçlu değil ki? Arkasındaki asıl güçler kim? Ben onu merak ediyorum. Yoksa Beate ceza almış, almamış benim için önemli değil ki? ‘ dedi.

‘ALMAN ADALETİNE HEP GÜVENDİM’

Yozgat Alman adaletine güvendiğini de sözlerine ekleyerek, ‘’Şu ana kadar Alman adaletine hep güvendim. Güvenmeye de devam edeceğim. Cinayet sonrası hem Türkiye hem deAlmanya bize ‘ters’ baktı. Bizi tanımadılar. Şu an Türkiye de Almanya da bize iyi davranıyor’dedi.

‘MAĞDUR YAKINININ AVUKATI BAŞAY : HAKİMİ BEKLEDİĞİMDEN DAHA İYİ BULDUM’

Mağdur yakını Adile Şimşek’in avukatı Seda Başay, davanın ertelenmesini her an beklediğini söyleyerek, ‘’Müvekkilim Adile Şimşek’in davanın kesintisiz devam etmesi konusunda çok beklentisi vardı. Ben açıkçası hakimi beklentimden daha iyi buldum. Çünkü üzerinde baskı olabileceğini düşündüm. Dünkü duruşmada hepimize söz hakkı verdi. 14 Mayıs’da davaın devam edeceğini düşünüyorum. Hakimin reddi talebinin diğer hakimlerce de kabul edilmeyeceğini tahmin ediyorum’ dedi.

 

MAĞDUR YAKININ AVUKATI : Dr. MEHMET GÜRCAN DAİMA GÜLER: BU DAVA BİR SİYASİ DAVADIR’

Berlin’de yaşayan mağdur ailenin avukatlarından Daimagüler, NSU davasının bir siyasi dava olduğunu ileri sürerek, şöyle konuştu: ‘’Davanın ertelenmesi kurban aileleri için zor bir durum. İlk duruşmayı açıkçası yersiz buldum. Maalesef. Bu kişiler Türk, Müslüman diye öldürüldü. Bu dava bir siyasi davadır. Hazırlanan iddanameyi yetersiz buluyorum. Mağdur avukatları olarak istihbarat kurumları, güvenlik teşkşlatlarında görev yapan devlet memurları gibi daha fazla kişinin de ifadelerinin alınmasını  talep edeceğiz. ‘’

 

DİTİB’TEN TEPKİ

Öte yandan mahkeme önünde bulunan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Sekreter Vekili ve Dinler Arası Çalışma Grubu Sorumlusu Bekir Alboğa, davayı takip eden mağdur ailelerin sayısının düşük olmasından dolayı büyük üzüntü duyduğunu söyledi.

Alboğa, ‘’ “ Köln, Münih civarında 10 binlerce Müslüman, Türk yaşamasına rağmen bu tarihi en acı mahkemeye gösterilen ilgi çok düşüktü. Bu biraz üzdü ve hayal kırıklığına uğrattı”şeklinde görüş bildirerek, Türk kamuoyunun davaya ilgisinin yetersiz olduğuna işaret etti.

 

NSU DAVASI ALMAN BASININDA DA GENİŞ YANKI BULDU

Alman Frankfurter Allgemine Zeitung (FAZ) gazetesinde yer alan haberde, NSU davasının büyük önem taşıdığı reddi hakim talebinde bulunulmasının Almanya’da ‘nadir’ bir şey olmadığı belirtildi.

Gazetede, ‘’NSU davası başladı, ama davanın nasıl bir anlam taşıdığını bir kez daha hatırlatmalıyız: Dava büyük öneme sahip, ancak herkesin beklentisini karşılamak gibi bir işlevi olamaz. Bu tür davalarda sanıkların sıklıkla kurban olarak mahkemenin huzuruna çıkması bir çelişkidir. Çünkü suçları henüz sabitleşmemiştir. Yargı organları aracılığıyla onların suçu kanıtlanmaya çalışılır. Yargının görevi sanıkları doğrudan hapse göndermek değil, işledikleri suçu olabildiğince objektif bir biçimde ispat etmektir. Davanın usul açısından ince elenip sık dokunması yargılamanın adil olması içindir. Reddi hakim alebinde bulunulması da nadir görülen bir şey değildir’ denildi.

 

Stuttgarter Zeitung adlı gazetede de, şu yoruma yer verildi: ‘Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde yer alan Türk kökenli adama kalsa, onun isteği, savcıların terör sanığı Beate Zschaepe’nin ‘tam anlamıyla suyunu çıkartmaları’ olurdu. Aşırı sağcı sanığın avukatlarının devasa davanın ilk gününü ortaya koydukları psikolojik oyunlarla geçiştirmeye çalışmaları nedeniyle bu anlaşılır bir duygu. Ama bu tür girişimlerin ahlaksal değerlerle hiçbir ilgisi yok. Hele öldürülen 9 göçmenle bir polis memurunun 24 yakınının çektiği acılar göz önünde tutulursa… Bu bakımdan önümüzdeki duruşmalar şunu ortaya çıkaracaktır: Hukukçular para, kariyer, şan, şöhret için kendilerini satacaklar mı, satmayacaklar mı? Ya da hep övgüyle söz ettikleri adalet denen şeye ve de kurbanlara gerçekten inanıyorlar mı, inanmıyorlar mı?”

 

About Mustafa Akpolat

Check Also

Resmi kayıtlara göre 111 kişinin hayatını kaybettiği Maraş Katliamı üzerinden 41 yıl geçti.

Maraş’ta 19-24 Aralık  1978  tarihlerinde kontrgerilla destekli sağcılar, çevre köy ve ilçelerden çağırdıkları silahlı grupların …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir