Hamburg Ellmenreichstrasse 28 adresinde bulunan ”KunstRaum Hosenstal” adlı galeride 5 Şubat’ta açılışı yapılan Ayşe Kazcı’nın ”MenschenLandschaften (İnsanDoga)” adlı kişisel resim sergisindeki eserleri, sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor.
Güncel / Hamburg
26 Şubat Cuma günü saat 20’de Hazır Demir’in bir dinleti sunacağı sergi, 2 Mart tarihine kadar sanatseverlerin ilgisine ve ziyaretine açık olacak.
5 Şubat günü Şener Yıldız’ın Müzikleri eşliğinde açılışı yapılan Ayse Kazcı’nın kişisel resim sergisi, Çarşamba-Pazar günleri saat 16-22.00 arası gezilebilinir.
Ayşe Kazcı ile sergi, resim, renkler, insan ve doğayı konuştuk.
Sergi ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz?
-Bu sergide son çalışmalarım yer alıyor. Değişik ebatlarda olan yaklaşık 25 çalışma sergilenmekte. Yoğun bir çalışma sürecinden ortaya çıkan bu çalışmalarımın ağırlığı, renkler, grafik unsurlar ve
insanı ele alan bir ana tema altında oluştu.
Bu sergide yer alan çalışmalarınız ile diğer çalışmalarınız arasında bir fark varmı?
-Benim eski çalışmalarımı tanıyanlar, bu son çalışmalarıma biraz şaşıracaklar bence. Önceki çalışmalarımla kıyaslarsak bir değişimden bahsedebiliriz.
Bu çalışmaların ağırlığı, önce de belirtiğim gibi: renkler, soyut ama renklerin güçü ve ağırlığının ön plana çıktığı çalışmalar. Renklerin güçü derken, renklerin tuvalde birbirine olan ilişkileri.
Çok ağir ve güçlü olan renkler, mesela mavi ve kırmızı diyelim, birbirini boğmadan, kendi özelliklerini kaybetmeden beraber, yanyana, hatta yer yer birbirine karışsada, kendi özelliğini kaybetmeden bir birlik oluşturmaları.
Renkler bir Tuvalde birleştiğinde kendi özelliklerini kaybetmeden farklı bir güzellik ve derinlik oluşturuyor diyebilirmiyiz?
-Ağırlık verdiğim renkler var. Sergilenen resimlere baktığımızda nerdeyse her tuval da kendini gösteren, bir nevi, kırmızı bir çizgi gibi, hepsini birbirine bağlayan, birbirine aitmiş gibi görünen
ama yine de her çalışmanın özelliğini kaybettirmeyen renkler var. Renk yüzeylerinde oluşan ve yer yer insan gölgesi diyelim, hafif figuratif olan ve grafikelemtlerin o renk alanlarına yerleştirilmiş, hatta o renklerin içinde kaybedilmiş halleri. Renk ağırlıklı bu çalışmalarda tabii ki desen ve doku çok önemli. Kullanılan renklerden oluşan bir doku. Fırça nın biraktığı izler, spatula ve parmak izlerinden oluşan bir doku. Bu dokularda çalışmalarda bir perspektif ve bir derinlik oluşturmasını sağlıyor diyebiliriz.
Serginin ismini ve konusunu nasıl belirliyorsunuz? Eserlere göre mi isim ve konu, yoksa bir konu veya isme göre mi eserleri belirliyorsunuz?
-Ben genelde çalışmalarıma isim vermiyorum. Vermekten zorlanıyorum. Aynısı bu sergi adı içinde geçerliydi. İsim verdiğim an resimlere bir yük ve izleyeninde bakış acısını daraltıyormuşum gibi geliyor bana. Bir sanat eleştirmenin söylemiş olduğu gibi:”resmi tamamlayan, bir bütün olduğunu sağlayan bakan gözlerdir”. Uygun bulduğum bir isim bulana kadar çok zorlandım diyebilirim. O kadar zorlandım ki, bir grup arkadaşı atölyeme davet ettim, çalışmalarımi göstererek onların fikrini, ne gibi bir isim olabilir diye onlarla beraber düşündük. En sonunda bence en uygun bulduğum „ MenschenLandschaften“( InsanDoğa/InsanManzarası) gibi biraz da kelime oyunu olarak düşündüğüm bu isme karar kıldım. Kelime oyunu derken:“Menschen“ Insanlar-insan-topluluk,- ‚Landschaften‘ Doga, yani insan ve doğanın bir bütün olduğu. Mesela insanların içinde yaşadıkları doğa (Landschaft ) imhaya-yıkıma uğradığında, savaşlar gibi, o doğa da yaşayan insanların yaşadıkları alan yok olduğunda ‚Göç‘ler başlar. İnsanlar yaşayabilecekleri yeni bir alan mekan bulmak zorundalar, var olabilmek için. Belki de bu son sene de şahit olduğumuz bu büyük ‚Göç‘ de buna neden oldu. En çok duyduğumuz kelime „Göç“ oldu diyebiliriz. Önce insanlardan bahsedildi, arada biraz zaman geçti sadece sayılardan bahsedilmeye başlandı derken… İşte benim için de belki bilinç altı bu göçler bu isme vesile oldu. Aynısı şu an Sur, Cizre ve tüm Kürdistanda da yaşanmakta, şiddet ve savaşların insanları göçe zorlamaya devam ettiği gibi.
Belli bir çalışma yönteminiz varmı yoksa karma mı?
Ben genelde dizi halinde çalışırım. Yani sürekli en az 3 çalışma aynı anda olur. Biraz hızlı çalıştığım için ve bende biraz sabırsız olduğumda, bir resmin kurumasını beklerken, diğer iki resimde çalışırım. Bu yüzdende mozaik tarzı çalisma ortaya çıkar. Bu nedenden de çalışmalarımı tek tek asabiliriz aynı şekilde grup halinde de asılabilirler. Yani o seriyi istediğim kadar büyütebilirim. Birde çalıştığım resimlerin boyutlarınıda değiştirdim. Büyük ebatlı çalışmalarım da var küçük ebatlı olanlarda. Önceleri büyük boyutlu çalışamıyordum, yer sıkıntısından dolayı ki bu da ister istemez küçük boyutlu çalışmaya neden oluyordu. Ama artık bir atölyem var ve artık büyük boyutlarla çalışabiliyorum.
Çalışmalarınızı sürdürdüğünüz bir Atölyeniz varmı?
Evet, çalıştığım bir Atölyem var. Üç sanatcı arkadaşla ortak kullandığımız bir atölyemiz var. Önceleri evde çalışıyordum. Ama bu atölyeden çalıştıktan sonra, çalışma alanının ne kadar önemli olduğunu anladım ve böyle bir imkanım olmasından dolayıda çok memnunum.
Bu yıl içerisinden planladığınız başka sergiler veya çalışmalarınız olacak mı?
Evet bu sene yoğun geçecek diyebilirim. Nisan ayında Köln de bir karma sergiye katılacağım. Ve yine Mayıs ayında Hamburg ve Korea da bir Karma sergide yer alacağım.
Ayrıca bu senenin BBK- yani Sanatçılar Birliğinin düzenlediği senelik serginin jürisinde yer alıyorum. Bunun bir hayli işi var ve yoğun bir şekilde çalışmamız gerekecek.
Tabii bütün bunların dışında benim uluslararası katıldığım sanatçılar semposiyumları var bunlardan kesin bir tanesine de katılırım diye düşünüyorum.
Ama herşeyden önemlisi ise devam üretmek… işte bu senenin planları bunlar.