16 Nisan günü, Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyon ATİK’in üyelerine yönelik olaral 15 Nisan günü Almanya, Fransa, Avusturya ve İsviçre’de yapılan eş zamanlı operasyonlarla bir çok insanın göz altına alınması Avrupa’nın bir çok şehrinde ve Hamburg’da protesto edildi

Mustafa Akpolat
Hamburg ATİF ve Demokratik Güçbirliği bileşenlerinin de katıldığı protesto Miting’inde yapılan konuşmalarla, gözaltı ve tutuklamalar protesto edilerek, bu tür baskı, gözaltı ve tutuklamaların devrimci, demokratik kurum, kuruluş ve üyelerini yıldıramayacağını, tam tersine mücadele azimlerini arttıracağı ifade edildi. Yapılan konuşmalarda, ”20 yılı aşkın bir süredir Avrupa’da demokrasi mücadelesi yürüten ATİK’e yönelik bu haksız tutuklamaları protesto etmek ve aktivistlerimize sahip çıkmak için, 16 Nisan tarihinde Avrupanın bir çok ülke ve şehirlerinde eylemler devam ediyor.” denildi. Miting’te Hamburg ATIF ve Hamburg Demokratik Güç birliği bileşenleri, gözaltına alınan ve tutuklanan aktivistlerin derhal serbest bırakılmasını talep ettiklerini belirttiler.İsviçre Türkiyeli İşçiler Federasyon (İTİF) yaptığı açıklamada, ”Mehmet Yeşilcalı’nın eşi ve çocukların gözüönünde İsviçre polisin özel timleri tarafında evi basılarak adeta evde terör estiren İsviçre polisi aktivistimizi göz altına alınmış ve İsviçre adalet bakanlığı talimatıyla Friburg savcılığı tarafından da tutuklanmıştır. Tutuklamayı yapan savcılık Almanya devleti tarafından iade talep edildiğini ve bu talebi İsviçre Adalet bakanlığı tarafından karar verileceği bilgisini de Yeşilçalı’nın Avukatına bildirilmiştir.
ATIK tarafından yapılan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi, ”20 Yılı aşkın bir süredir Batı Avrupa’da Göçmen İşçi ve Emekçilerin hakları için mücadele eden Konfederasyonumuz ATİK yeni bir operasyonla karşı karşıyadır. 15 Nisan akşamı Karlsruhe Alman Federal Başsavcılığı ve İsviçre Polisinin eşzamanlı düzenledikleri operasyonla 8 Üyemiz gözaltına alınmış ve ardından bugün çıkarıldıkları mahkemede tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Savcılık üyelerimizi, Türkiyeli Devrimci Örgütlerden TKP/ML’ye üyelik iddasıyla 129 a/b maddesine istinaden tutuklamıştır. Operasyona katılan terörle mücadele komandoları üyelerimizin evlerine cam ve kapıları kırarak girmiş,gözaltı esnasında adeta terör estirmişlerdir.ATİK olarak biliyoruzki varlığımız dostu mutlu, düşmanı rahatsız etmektedir.Tarihimiz, üyelerimize / çalışmalarımıza dönük benzer saldırılarla dolu olması bunun ispatıdır. Bu son saldırı da vermiş olduğumuz ‘rahatsızlığın’ bir sonucu olduğundan eminiz. Peki ATİK kimleri rahatsız etti? Bu sorunun cevabını bulmak için son dönem yürütmekte olduğumuz faaliyetlerimizi hatırlamak yeterli olacaktır..Kobane Direnişiyle dayanışma, Irkçı Pegida karşıtı eylemler, HDP Seçim çalışmaları ve Ermeni Soykırımının 100.yılı gibi merkezi kampanya ve çalışmalarımızın ana hattı oluşturduğu süreç, gerek Almanya gerekse İsviçre gibi Irkçılığın devlet politikası olduğu Kapitalistleri rahatsız ettiği aşikardır. Öyleki bir yandan ırkçı Pegida Örgütü için kınama açıklamaları yapan Alman Siyaseti diğer yandan daha geçen hafta Frankfurt’ta yapılan Pegida karşıtı eylemde olduğu gibi aktivistlerimiz özel hedef seçerek polislerine ağır bir şekilde dövdürtebiliyor. Avrupalı kapitalistlerin bu iki yüzlü poltikaları, demokrasiden yana olan biz ve dost demokrat kurumların yakınen bildikleri bir gerçektir.Bu anlamıyla ATİK’e dönük gerçekleşen bu operasyon her ne kadar ‘özel’ görünsede aslında Avrupa’da yükselen muhalefete destek sunan tüm dost kurum ve örgütlenmeleri hedefleyen iki yüzlü genel bir politikadır.Bu ve benzeri saldırıların altında yatan gerçek işte tamda budur.Bir yandan dünyaya insan hakları satmaya çalışan Avrupa kapitalist devletleri,diğer yandan kendi içlerindeki en küçük muhalefeti baskılamak yoketmek istemektedir.ATİK olarak bugünden itibaren mücadelemize daha sıkı sarılacak,yapamadıklarımızı yapacak ve sesimizi daha gür çıkaracağız. Çünkü biliyoruzki onlar için esas tehlike daha güçlü olmamızdır.Konfederasyonumuza geliştirilen bu operasyonu kınarken tüm devrimci demokrat kurum ve kamuoyunu, kurumumuzu sahiplenmeye çağırıyoruz. ATİK’le birlikte olmaya, daha güçlü karşı koyuşları birlikte yaratmaya çağırıyoruz” denildi.
ATIK tarafından yapılan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi, ”20 Yılı aşkın bir süredir Batı Avrupa’da Göçmen İşçi ve Emekçilerin hakları için mücadele eden Konfederasyonumuz ATİK yeni bir operasyonla karşı karşıyadır. 15 Nisan akşamı Karlsruhe Alman Federal Başsavcılığı ve İsviçre Polisinin eşzamanlı düzenledikleri operasyonla 8 Üyemiz gözaltına alınmış ve ardından bugün çıkarıldıkları mahkemede tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Savcılık üyelerimizi, Türkiyeli Devrimci Örgütlerden TKP/ML’ye üyelik iddasıyla 129 a/b maddesine istinaden tutuklamıştır. Operasyona katılan terörle mücadele komandoları üyelerimizin evlerine cam ve kapıları kırarak girmiş,gözaltı esnasında adeta terör estirmişlerdir.ATİK olarak biliyoruzki varlığımız dostu mutlu, düşmanı rahatsız etmektedir.Tarihimiz, üyelerimize / çalışmalarımıza dönük benzer saldırılarla dolu olması bunun ispatıdır. Bu son saldırı da vermiş olduğumuz ‘rahatsızlığın’ bir sonucu olduğundan eminiz. Peki ATİK kimleri rahatsız etti? Bu sorunun cevabını bulmak için son dönem yürütmekte olduğumuz faaliyetlerimizi hatırlamak yeterli olacaktır..Kobane Direnişiyle dayanışma, Irkçı Pegida karşıtı eylemler, HDP Seçim çalışmaları ve Ermeni Soykırımının 100.yılı gibi merkezi kampanya ve çalışmalarımızın ana hattı oluşturduğu süreç, gerek Almanya gerekse İsviçre gibi Irkçılığın devlet politikası olduğu Kapitalistleri rahatsız ettiği aşikardır. Öyleki bir yandan ırkçı Pegida Örgütü için kınama açıklamaları yapan Alman Siyaseti diğer yandan daha geçen hafta Frankfurt’ta yapılan Pegida karşıtı eylemde olduğu gibi aktivistlerimiz özel hedef seçerek polislerine ağır bir şekilde dövdürtebiliyor. Avrupalı kapitalistlerin bu iki yüzlü poltikaları, demokrasiden yana olan biz ve dost demokrat kurumların yakınen bildikleri bir gerçektir.Bu anlamıyla ATİK’e dönük gerçekleşen bu operasyon her ne kadar ‘özel’ görünsede aslında Avrupa’da yükselen muhalefete destek sunan tüm dost kurum ve örgütlenmeleri hedefleyen iki yüzlü genel bir politikadır.Bu ve benzeri saldırıların altında yatan gerçek işte tamda budur.Bir yandan dünyaya insan hakları satmaya çalışan Avrupa kapitalist devletleri,diğer yandan kendi içlerindeki en küçük muhalefeti baskılamak yoketmek istemektedir.ATİK olarak bugünden itibaren mücadelemize daha sıkı sarılacak,yapamadıklarımızı yapacak ve sesimizi daha gür çıkaracağız. Çünkü biliyoruzki onlar için esas tehlike daha güçlü olmamızdır.Konfederasyonumuza geliştirilen bu operasyonu kınarken tüm devrimci demokrat kurum ve kamuoyunu, kurumumuzu sahiplenmeye çağırıyoruz. ATİK’le birlikte olmaya, daha güçlü karşı koyuşları birlikte yaratmaya çağırıyoruz” denildi.

ATIK bünyesinde bulunan Yeni Kadın inisiyatifi tarafından yapılan açıklamda ise şu görüşlere yer verildi. ‘Avrupa’da yaşayan Türkiyeli göçmen işçilerin, gençlerin ve kadınların demokratik hak mücadelesini sürdüren ATİK ve Yeni Kadın aktivistlerimize ve yöneticilerimize yönelik 15 Nisan günü gerçekleştirilen operasyonu şiddetle kınıyoruz. 24 yıldır Avrupa’da kadınlar açısından toplumsal eşitsizliğe, cinsiyet ayrımcı politikalara,kadının ucuz ve yedek işgücü olarak görülmesine, bu toplumda kadın olmasının yanı sıra bir de göçmen işçi olması nedeniyle hetroseksist erkek egemen sistemin boyutlandırdığı eşitsizlik ve baskılara karşı mücadele eden Yeni Kadın, Avrupa’da kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinde önemli bir yer edinmiştir.. Kadınların kendilerine biçilen toplumsal rolü parçalayarak ayaklarının üzerine doğrulmaları her dönem egemenlerin korkulu rüyası olmuştur. Bu bugün de böyledir. Diğer taraftan; Yeni Kadın üyemiz ve yöneticimizi tutuklayarak biz kadınlara okutulmak istenen mesaj, “Yüzyıllardır kutsal hapishaneleriniz olan evlerinize geri dönün”! Ama nafile! Bir kere sokaklara çıktık ve “İnadına Mücadele, İnadına İsyan, İnadına Özgürlük!” şiarımız oldu artık. Geriye dönüş yok.Demokrasi mücadelesinde tavizsiz olan çatı örgütümüz ATİK’i ve kadın örgütümüz Yeni Kadın’ı kriminalize ederek, göçmen emekçilerin demokratik hak mücadelesini engellemeye yönelik olan bu saldırılar yıllardır bizi yıldıramadı, bugün de yıldıramayacaktır. Tüm gücümüzle Yeni Kadın yöneticimizin, ATİK Yöneticilerimizin ve aktivistlerimizin yanında olduğumuzu beyan ediyoruz. Başta Yeni Kadın üyeleri ve aktivistleri olmak üzere tüm Kadın Kurumlarını dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz.Yeni Kadın Yöneticimiz Ve ATİK Üyelerimiz Derhal Serbest Bırakılmalıdır!Demokrasi Mücadelemiz Engellenemez! Yaşasın Kadın Dayanışması!Yaşasın Ezilenlerin ve İşçi Sınıfının Mücadelesi!
